Ankilozan spondilit, omurga, eklemler ve çevresindeki dokularda iltihaplanmaya yol açan ve zamanla omurgada köprüleşmelere neden olarak hareket kısıtlılığı ve duruş bozukluklarına sebep olabilen kronik bir hastalıktır. Özellikle ilerleyen evrelerde hastalar öne eğik bir duruş sergileyebilir, kaburgaların etkilenmesi durumunda ise nefes alma güçlüğü yaşayabilirler.
Ankilozan spondilit hastalarında ilk belirtiler, bel ve kalça bölgelerinde sabahları veya hareketsizlikten sonra ortaya çıkan ağrı ve tutukluk olarak gözlenir. Ağrı genellikle künt ve derin bir şekilde hissedilir, yerini değiştirebilir ve başlangıçta kaba etlerde yoğunlaşarak kalçaya veya bacak arkasına yayılabilir. Bel ağrısı oldukça sık görülür ve teşhis konması uzun sürebilir, ortalama tanı süresi şikayetlerin başlamasından itibaren yaklaşık beş yıldır.
Öne çıkan belirtiler şunlardır:
Hastalığın ilerlemesiyle duruş bozuklukları ve omurga hareketlerinde kısıtlılık gelişebilir. Göğüs kafesinin genişleme kapasitesinin azalması ile nefes darlığı yaşanabilir.
Ankilozan spondilit yalnızca omurga ve eklemleri değil, bazı organ ve dokuları da etkileyebilir. En yaygın eklem dışı tutulum gözlerde akut anterior üveit şeklinde ortaya çıkar. Diğer tutulum bölgeleri arasında gastrointestinal sistemde inflamatuvar bağırsak hastalıkları, kalp ve damar sorunları, akciğer fonksiyon bozuklukları ve böbrekler yer alır.
Ankilozan spondilitin oluşumunda genetik faktörlerin rolü büyüktür. HLA-B27 antijenine sahip olan kişilerde hastalığın gelişme olasılığı yüksektir. Ancak, bu testin pozitif çıkması hastalığın kesin tanısını koymak için yeterli değildir; klinik ve radyolojik bulgularla birlikte değerlendirilmelidir.
Ankilozan spondilit teşhisinde hastanın şikayetlerinin ayrıntılı dinlenmesi, fizik muayene ve gerektiğinde görüntüleme yöntemleri kullanılarak detaylı bir inceleme yapılır. Bel ağrısı veya eklem sorunlarıyla başvuran hastalarda, tanı sürecini hızlandırmak için hastalığın karakteristik belirtileri araştırılır.
Ankilozan spondilitte tam bir tedavi bulunmamakla birlikte, tedavi süreci ağrıyı hafifletmeyi, hareket kabiliyetini artırmayı ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı hedefler. Tedavide genellikle steroid olmayan ağrı kesiciler, biyolojik ajanlar ve hastaya özel egzersiz programları yer alır. Tedavi aşamalı olarak ilerler ve kullanılan ilaçların yan etkileri düzenli olarak takip edilir.
Hastalığın yönetiminde egzersiz çok önemli bir rol oynar. Egzersizler omurga hareketliliğini korumaya, kasları güçlendirmeye ve hastanın postürünü düzeltmeye yardımcı olur. Özellikle servikal, dorsal ve lomber omurganın tam ekstansiyon ve rotasyon egzersizleri ile solunum egzersizleri önerilir. Aerobik ve eğlenceli aktiviteler de tedaviye olumlu katkı sağlar.
Tamamlayıcı tıp yöntemleri (hacamat, akupunktur, ozon tedavisi vb.) ankilozan spondilit tedavisinde ağrı kontrolü ve fonksiyonelliği artırmak için tercih edilen destekleyici uygulamalardır. Ayrıca, beslenmenin de ağrı yönetimindeki olumlu etkileri göz önünde bulundurularak, hastalara beslenme önerileri sunulmaktadır.
Bu kapsamlı yaklaşımla ankilozan spondilit yönetimi, hastaların yaşam kalitesini artırmayı ve hareket kabiliyetlerini korumayı hedefler.
Haber, Duyuru, ve her türlü gelişmeden haberdar olmak için e-bülten aboneliğini yaptırınız